16 Ağustos 2011 Salı

Amerika'nın önlenemez başaşağı çakılışı - 2

Ekonomik çöküş
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Ali Serdar Bolat    15 Ağustos 2011
 
Mehmet Ali Güller, 8 Ağustos günlü Aydınlık köşe yazısında Amerika'nın borçlarından dolayı yediği fırçaları listeledi.
 
Açılışı Çin yaptı. Çin'in Dagon adlı finans kuruluşu, Amerika'nın kredi notunu düşürdü.
Bunu, Çin hükümetinin resmi açıklaması takip etti: 
"ABD'nin borç alışkanlığı dünya ekonomisini tehdit ediyor. ABD acilen borçlarını yapılandırmalı"
Hemen arkasından Çin resmi haber ajansı Sinhua uyardı:
"ABD, savunma ve sosyal yardım harcamalarında kesinti yapmalı"
 
Bugüne kadar ABD'nin hakim olduğu IMF diğer ülkelerden borç yapılandırması isterdi.
 
Rusya Başbakanı Putin, ABD'yi "asalak" ilan etti:
"ABD, borçları nedeniyle dünya ekonomisinin asalağı.
İmkanlarının ötesinde kredi ile yaşayan bir ülke."
 
Sıra Hindistan'a gelmişti.
Başbakanılık Ekonomik Danışma Konseyi Başkanı Rangajaran:
"ABD'nin güvenilir bir borç yapılandırması planına sahip olduğunu göstermesi gerekir"
 
Bütün bunlardan sonra bir Amerikan kuruluşu olan Standard&Poor's,
                                                ABD'nin kredi notunu AAA'dan AA'ya düşürdü.
Ekonomik çöküş böylece belgelenmiş oldu.
 
Dolar 1944'te altına bağlanmıştı. Yani Amerika, kasasındaki altının değeri kadar dolar basıyordu.
Amerikan Merkez Bankası, dolar getirene karşılığı kadar altın ödemeyi taahhüt ediyordu.
 
ABD, 1972'de bu kuralı bozdu. Altın karşılığı olmaksızın, ihtiyacı olduğu kadar dolar basmaya başladı.
Karşılığı olmayan kağıt parçalarını "dolar" diye vererek diğer ülkelerden başta petrol olmak üzere her çeşit malı almaya başladı.
Bu sistemle Amerika 39 yıldır dünyayı haraca bağlamış durumda.
Ama, her güzel şey gibi bunun da sonu geldi.
Elinde dolar biriken ülkeler:
"Her çeşit malımızı Amerika'ya gönderip karşılığında dolar denen bu kağıt parçalarını alıyoruz. Bunlar ne işimize yarayacak?" diye sormaya başladılar.
İşte, Amerika'nın kredi notunun düşmesi bu soru ile bağlantılı.
 
Doğu Perinçek, 12 Ağustos günlü Aydınlık köşe yazısında Amerika'nın haraç sistemini açıkladı.
 
ABD'nin dış borcu 14,3 trilyon dolar
Bu borcun 4,5 trilyon dolarının alacaklıları, elinde ABD hazine bonoları olan ülkeler.
Çin en büyük alacaklı, elinde 1,2 trilyon dolarlık bono var. Ayrıca 2 trilyon dolarlık döviz yığınağı da var.
 
Amerika bu borçlarının üzerine yatmış durumda.
Çin ve diğer ülkeler, bu alacaklarının üzerine bir bardak soğuk su içmek zorunda kalacaklar.
İşçi Partisi MKK Üyesi Bülent Esinoğlu, 12 Ağustos günlü "Ödemeyecekler" başlıklı yazısında açıkladı:
"Amerika 14,3 trilyon dolarlık, İngiltere ise 14,5 trilyon dolarlık borçlarını ödemeyecekler"
 
Doğu Perinçek diyor ki:
Ekonomi, her zaman ekonomi ile açıklanmıyor. "Ekonomist"lerin çıkmazı burada.
Çin niçin bir sürü mal üretip dolar denen kağıt parçaları karşılığında Amerika'ya yolluyor?
Amerikalılar hiç çalışmadan sadece dolar basıp
    Çin'den aldıkları malları badavadan giyip, yiyip, kullanıp yan gelip yatıyorlar?
Ekonomi bilimi içinde cevabı olmayan soru budur.
 
Ekonomi âlimleri, bu manzara içinde Çin’in haline bakıp “vah vah” diyorlar.
Peki, Çin bilmiyor mu ki Amerika bu borçların üzerine yatacak?
Neden hala Amerikan hazine bonoları almakta devam ediyor?
 
İşte ekonomi dışı büyük gerçek:
Emperyalizm sadece sermaye ihracı değildir.
Aynı zamanda, büyük silahlı güçlerine dayanarak üstünlük savaşı yürütür.
Amerika, uçak gemilerine, nükleer silahlarına dayanarak dünyanın haracını topluyor.
Borç batağına saplanmış ve ekonomisi çökmüş olan Amerika,
                    silah göstererek barışçı (!) yollarla haraç toplayamazsa,
 halkını beslemek ve giydirmek için kaba kuvvete başvurmak zorumda kalabilir.
Libya benzeri küçük ülkelere sataşması, aslında asıl hasmı olan Çin gibi ülkelere gözdağı vermek içindir.
"Libya dolar yerine başka para birimleri ile petrol satmak istedi, vurdum.
  Dolarımın egemenliğine taş koyarsanız sizi de vururum" demektedir.
İran ile olan hırlaşması da aynı nedenledir.
Eğer İran yarın "Tamam, bugünden itibaren petrolümü sadece dolarla satacağım, Çin'e verdiğim petrolü de kısacağım, sen benden al Çin'e sat" derse, İran o gün "Nümunelik demokratik" bir ülke oluverir.
 
Doğu Perinçek, 14 Ağustos tarihli Aydınlık köşe yazısında, Libya saldırısının ikinci nedenini de açıkladı:
Çin'in elindeki bu kâğıtlar (2 trilyon dolar ve 1,2 trilyon dolarlık bono)  aynı zamanda bir silahtır.
Ani Di Franco’nun “Doğru tutulduğunda her şey bir silahtır” sözü bu kâğıt parçaları için de geçerlidir.
Mao, ABD emperyalizmine “Kâğıttan kaplan” demişti. Şimdi Çin’in elinde kâğıttan silahlar bulunuyor.
 
Çin, deposundaki bu kağıtları çıkarıp kullanmaya başladığında, ABD ekonomisi çöker.
Nitekim, Çin bu dolar deposunun çok çok az bir kısmı ile
       Libya ve diğer Afrika ülkelerine yatırımlar yapmaya  başlayınca, 
                                                             NATO Libya'yı bombalamaya başladı.
Libya'ya Haçlı seferinin bir anlamı da budur.
Amerika, Çin'e:
     "Bana verdiğin haraçlar, haraç olarak kalmalıdır.
            Haraç, geri ödemesi olmayan bir ödeme biçimidir." demektedir.
Yani Çin, deposunda tuttuğu bu dolarları harcamamalıdır.
Çin, haraç olarak Amerika'ya her türlü malı göndermeli, ancak karşılığında aldığı dolarları çekmecesinde tutmalıdır.
 
Peki, Çin haraç vermeyi niçin kabul ediyor?
Veya, bu haraç sistemi daha ne kadar devam edecek?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder