5 Eylül 2011 Pazartesi

Azınlık Vakıfları Yasası

Ali Serdar Bolat    4 Eylül 2011
 
Korkunç bir yaygara ile işin esası gizleniyor.
Yaygara şu: Azınlık vakıflarının elinden alınmış olan mallar iade ediliyor.
İşte gizlenen gerçek:
 
++++++++++++
 
Lozan Antlaşması dışına çıkılarak, azınlık vakıflarına yeni haklar veriliyor:
 
Hiçbir sınırlama olmadan ve önceden izin almadan
--istedikleri kadar yeni mal mülk edinebilecekler
--yurt içinden ve yurt dışından sınırsız bağış alabilecekler
--sınırsız şekilde örgütlenebilecekler
--Medeni Yasa'ya bağlı vakıflar düzeyinde kabul görecekler
--her türlü ticari faaliyet yapabilecekler
--eğitim, din, sağlık, spor, hayır işleri gibi konularda sınırsız faaliyet yapabilecekler.
--yurt içinde ve dışında şirket kurup ticarethane, özel okul, hastane, turizm tesisi ve kilise yapabilecekler.
--yurt içinde ve dılında şubeler açabilecekler ve onlarla birleşebilecekler.
--2B arazilerini ve orman alanlarını alabilecekler
--bedelsiz olarak aldıkları kilise, manastır, sinagog, okul gibi yerlere ilave yeşil alan yapabilecekler.
Bütün bunlar, Lozan Antlaşmasında mevcut bulunmayan hususlardır.
 
++++++++++++
 
Bu düzenlemenin ABD ve AB dayatması olduğu, ABD Kongresinde kabul edilen "Türkiye'deki kiliselerin hiçbir kısıtlama olmaksızın hak sahiplerine geri verilmesi vesaire" konulu  306 nolu tasarıdan bir hafta sonra AKP tarafından torba yasaya sokulmasından da bellidir.
 
Bu yasa, Cumhuriyet'in temeline konulan bir bomba.
Ülkemizin içinde kilise devletçikler kurulacak.
Her tapınağın çevresindeki araziler ve binalar satın alınıp buraya cemaat getirilip yerleştirilecek.
Sayısı bini aşan apartman dairesi kiliselerde devşirilen insanlarımız işte buralarda kullanılacak.
Parayı bastırıp alacaklar. Değerinin birkaç misline çıkarsa kim nasıl satmamakta direnebilir?
Varsayalım satmayanlar çıktı. Etrafı Hıristiyan cemaatle dolup taşınca nereye kadar dayanacaklar?
Okullarını, hastanelerini vesaire de yaptılar mı al sana papazın yönetiminde bir kilise devletçik.
İlk hedef, Fener Patrikhanesinin çevresini satın alarak Balat'ta Fener Devletçiği kurmak.
 
++++++++++++
 
Lozan Antlaşması'nda, sadece antlaşma sırasındaki mevcut malları tanımayı üstlendik.
Bu malların üzerine yeni mallar eklenmesi Lozan'a aykırıdır.
1935 tarihli 2762 nolu Vakıflar Yasası'nın 44. Maddesi, işte bu yüzden, taşınmazın vakıf adına tescil edilebilmesi için en az 15 yıldır vakıf tarafından kullanılmakta olması şartını getiriyordu.
1936 Beyannamesi'nde istenen en önemli koşul bu olduğu için, o tarihte, azınlık vakıfları taşınmazlarını gösterir listelerinde bu şarta uymayan malları gösteremediler.
Bazı malları kişiler üzerine yazdırmaya çalıştılar, mahkemelik oldular.
Bu yüzden, listeye alınamayan mallar Maliye hazinesi adına tescil edildi ve 1974 yılına kadar davalı olarak kaldı.
Kesinleşmiş Yargıtay kararı ile de, bu mallar hazineye kaldı.
 
Şimdi Lozan, 1935 Vakıflar yasası, 1974 Yargıtay kararı paspas gibi çiğnenerek bu mallar azınlık vakıflara verilecek.
 
++++++++++++
 
Kurtuluş Savaşı sırasında:
Mezarlıklar dahil tüm binalar silah deposu ve örgütlenme merkezi olarak kullanılmaktaydı.
Ayavukla Kilisesi Mustafa Kemal'e İzmir'e girişi sırasında suikast yapılması planının merkezi idi.
M. Kemal, bu kiliseyi müzeye çevirmişti. Şimdi AKP bu binayı yine kilise haline getirdi.
Hedefleri değişmemiştir.
Lozan'ın bir noktadan delinmesi, her tarafının delinebileceği ortamı yaratır.
Emperyalizmin değişmez sevdası, Sevr planını günün birinde uygulamaktır.
 
+++++++++++++
 
Yunanistan ülkesindeki Türklere cehennem hayatı yaşatır, Ermenistan ülkesindeki tüm Türk eserlerini yıkıp dozerle düzlerken bizim bu şekilde davranmamız karşılıklılık ilkesine de aykırıdır ve düşmanlarımızı haksız eylemlerinde cesaretlendirmekten başka işe yaramaz. İşin diğer bir yüzü de budur.
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder