15 Eylül 2011 Perşembe

Öcalan'a yalvaran MİT yetkilisi


Ali Serdar Bolat   15 Eylül 2011
 
Dünya çapında rezalet:
Bir ülkenin istihbarat kurumu, o ülkeye savaş açmış olan bölücü terör örgütünün yurt dışında üslenmiş elebaşıları ile örgütün hapisteki lideri arasında kuryelik yapıyor..
Ve...
O istihbarat kurumunun üst düzey yetkilisi, terörist başına yalvarıyor.
 
++++++++++++++++
 
MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş Hanımefendihazretleri,
   Kandil'deki PKK Şefleri ile Öcalan arasında nasıl kuryelik yaptıklarını
                                                       PKK'lı Sabri Ok'a ballandırarak anlatıyor:
Önce Kandil'e gidiyorlar, artık Karayılan mı olur, Karasu mu olur her kimse oturup Öcalan'a bir mektup yazıyor.
MİT yetkilisi, mektubu alıyor, öpüp başına koyuyor, soluğu doooğru İmralı'da alıyor.
Törenle mektubu Öcalan'a veriyor. Öcalan uzun uzun okuduktan sonra, mektubun boş olan arka tarafını çevirip başlıyor cevap yazmaya.
MİT yetkilisi beklemekten sıkılmış olacak ki, "Ne olur kısa yaz" diye yalvarıyor Öcalan'a.
Öcalan yazmayı bitirince bizimki mektubu alıyor, öpüp başına koyuyor, soluğu doooğru Kandil'de alıyor.
Karayılan bakıyor ki cevap kendi mektubunun arkasına yazılmış. "He" diyor.
"Bu benim mektup, acaba arkasındaki cevabı gerçekten Öcalan mı yazdı?"
İçine bir kurt düşüyor.
Öcalan'ın mektubunu yan taraftaki mağarada ikamet etmekte olan Amerikalı kriptoloji uzmanına veriyor.
Uzman el yazısını inceliyor, Öcalan'ın kendilerinde olan eski el yazısı notları ile karşılaştırıyor.
"He valla bu Öcalan'ın eli ürünüdür" diyor. Karayılan da kuryenin yamuk yapmadığından bu suretle emin oluyor.
Bu işe bizim MİT Müsteşarı biraz bozuluyor. Stratejik müttefikimizin değerli müttefiki acaba MİT'e güvenmiyor mu?
Sonra kendi kendini teskin ediyor: "Ben de olsam öyle yapardım"
İşte, dünyanın şu ana kadar görmüş olduğu en emniyetli kurye servisi böyle çalışıyor.
 
++++++++++++++++++
 
Olayı bir de Afet Güneş Hanımefendihazretleri'nden dinleyelim:
 
"Nasıl oluyor biliyor musunuz?
Bakın; içeri giriyoruz, konuşmuyoruz.
Biz sana bilmem ne getirdik falan demiyoruz.
Al şunu içinden oku diyoruz.
Açıkçası adam bir başlıyor, zaten o da böyle sindire sindire okuma derdine oturuyor.
Bir buçuk saat okuyor.
Artık bir buçuk saatin sonunda zaten üstünde çok da tartışma yapmak istemiyoruz.
"Şimdi sen çevir arkasını" diyoruz, "Ne diyeceksen de" diyoruz.
Onun da yazması maşallah bir yarım saat 45 dakika sürüyor.
Ona da yalvarıyoruz, "Ne olur kısa yaz" diye.
Devlet size çok büyük bir fırsat yaratmış durumda.
Sizin karşılıklı olarak birbirinizle iletişim sağlamanızı, dolaylı dahi olsa fikirlerinizi birbirinize yansıtmanızı, yazışmanızı, çizişmenizi, onlar üzerinden karşılıklı görüş teatilerinde bulunmanızı sağlıyor"
 
Niçin Öcalan'a "içinden oku" diyor? Çünkü Ergenekon Terör Örgütü üyesi bir hain sesleri kaydedebilir.
Onun için, Kandil'in ve Öcalan'ın yazdığı mektuplar yüksek sesle okunmuyor.
Milli (!) İstihbarat Teşkilatı bu, kül yutar mı?
 
Afet Hanımefendi'nin dediği gibi, bu fırsatı teröristlere devlet sağlıyor.
AKP asla PKK ile görüşmüyor. Bu çok büyük fırsatı teröristlere AKP değil, devlet sağlıyor.
Çünkü efendim, devlet başka, AKP Hükümeti başka.
"AKP teröristlerle görüşüyor" diyenler bunu ispat edemezlerse alçaktırlar, şerefsizdirler.
Teröristbaşına yalvaran da zinhar AKP değil, devlettir. Devletin MİT Müsteşarıdır.
Efendim? Milli İstihbarat Teşkilatı MİT, İçişleri Bakanlığı'na bağlı olarak çalışıyor mu diyorsunuz?
Vay hınzırlar vaay. Silivri'de keyif çatmaya can atıyorsunuz demek ki....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder