28 Kasım 2012 Çarşamba

Devrimi balkondan seyreden "komünistler"

Aydınlık, 6 Kasım 2012
Büyütmek için resmin üzerine tıklayınız

 
Süleyman Demirel, 17 Eylül 2012 günü Isparta’da bir okulun açılışında minik öğrencilere soruyor: "Çocuklar Atatürk’ü seviyor musunuz?" Minikler coşkuyla hep bir ağızdan bağırıyor: "- Seviyoruz!" 
 
O akşam Ulusal Kanal’da izledim o sevinçli görüntüleri. Ertesi gün hiçbir gazetede görmedim. Oysa Demirel, günün mevzisini ilan ediyordu.
 
Demirel’i ve çocukları izlerken, 2 Mayıs 2012 günü Aydınlık’ta okuduğum bir haberi hatırladım.
1 Mayıs eylemine katılan Erzincan’daki 15-20 TİKKO yanlısı alana “Kahrolsun Kemalist diktatörlük” sloganları atarak girmiş.
Demirel, Atatürk mevzisinde! TİKKOcular, Atatürk’e düşman mevzide!
 
İbretlik dersler, sözde "komünistler"
++++++++++++++++++++++++++++++
 
Çok öğretici bir manzaradır bu.Her toplumsal sürecin belirleyici mevzilenmesi vardır.
 
Siz, istediğiniz kadar keskin laflar edin, “komünistim” deyin, “sosyalistim” diye ellerinizi göğsünüze vurun, eğer temel mevzilenmede yanlış yerdeyseniz, o keskin laflarınız sizi kurtaramayacaktır.
 
Örneğin İstiklâl Savaşı yıllarında İştirakçi (Komünist) Hilmi, Sosyalist Fırka’nın lideriydi ve mangalda kül bırakmıyordu, ama Mustafa Kemal Paşa’nın önderlik ettiği İstiklâl Savaşı’na karşıydı. İstanbul’da sözümona tramvay işçilerine bildiri dağıtıyordu ve bir ayağı İngiliz elçiliğindeydi.
 
Küba’da yurtsever Castro’nun önderlik ettiği silahlı birlikler Havana’ya girerken, Küba Komünist Partisi sokaklarda Amerikancı diktatör Batista’yı destekleyen bildiriler dağıtıyordu.
 
Irak’taki Komünist Partisi bilindiği gibi ABD işgalinden sonra, Saddam düşmanı hükümette sandalye kapmıştı.
 
Bütün kurtuluş savaşlarında ve devrimlerde böyle sözde “komünistler” vardır.
 
Halk hareketi tartışmaya son verdi
+++++++++++++++++++++++++++++
 
Türkiye’de toplumsal mücadele, millî mücadele, devrim mücadelesi, sınıf mücadelesi, ne derseniz deyin hepsi aynı kapıya çıkar, bugün Atatürk mevzisindedir.29 Ekim gününün Ulus Meydanları ve yarın 10 Kasım’ın Tandoğan Meydanı, geleceğimizi belirleyen mücadelenin bugünkü mevzileridir. Çağdaş ve Çalışan Türkiye, milyonlar halinde orada yığınak yapıyor.Hiç kimse, toplumların önüne kafasındaki mevzilenmeyi koyamaz. Milletler ve sınıflar, önlerindeki sorunlara göre saf tutarlar. 29 Ekim’de ayağa kalkan halk hareketi, tartışmaya son vermiştir. Toplumsal mücadele, Atatürk mevzisinde, somut olarak Ulus Meydanı’ndadır.
 
Balkonda “komünistlik”
++++++++++++++++++++
 
“Marksist-Leninistlik” adına siz “Kahrolsun Kemalist Devrim” diye bağırıyorsanız, kusura bakmayın ama karşıdevrim mevzisinin göbeğinde ikamet etmektesiniz.
Veya siz o mücadeleyi balkondan seyrediyorsanız, büyük sermayenin “komünisti"siniz!
 
Mete Ant’ın 6 Kasım 2012 günü Aydınlık’ta çıkan mektubu bu açıdan çok uyarıcıdır.
Emekçi ve Çağdaş İzmir, yüzbinler halinde ABD - AB emperyalizmine ve AKP iktidarına karşı yürürken, kendisine “Komünist Partisi” diyen kardeşlerimiz, balkondan izliyorlar.
Türkiye’nin Şefik Hüsnülerden bu yana emek devrimciliğinin tarihinde böyle bir manzara yoktur.
 
Localara sonsuz özgürlük!
+++++++++++++++++++++++
 
Türkiye iki yüzyıldır, millî demokratik devrim çağındadır. Atatürk, bu sürecin doruğudur.
 
Kemalist Devrim, yaşanmıştır; dünya ölçeğinde kazanımları vardır; milletimize çağ atlatmıştır. O nedenle halkın siperidir.
Büyük sermayenin ve gericiliğin hedefi ise o kaleyi yıkmaktır.
Bugünün görevi, karşıdevrimi altetmek ve Kemalist Devrimi tamamlamaktır.
Program, devleti ve toplumu Kemalist Devrim temelinde yeniden örgütlenmek ve emekçi halkın özlemleri yönünde ilerlemektir.
 
Ulus Meydanları’nda safa girmez de locanızdaki konforunuzu sürdürürseniz, her türlü gevezelik için sonsuz özgürlüğünüz güvence altındadır.
“Faşizm” dediğimiz rejim, size dokunmaz. Çünkü o da savaş mevzisindedir ve sizinle yalnız yanağınızdan makas almak için karşı karşıya gelecektir.
 
Her konuda yanılabilirsiniz, düzeltilir.
Ama Kemalist Devrim konusunda yanlış yerdeyseniz, kendinizi büyük sermayenin kucağında bulur ve Şeyh Sait ve Saidi Nursi heykellerinin dibinde poz verirsiniz.
 
 
Balkonların güvenliği tehlikede
++++++++++++++++++++++++++
 
29 Ekim halk hareketi, sistemin muhafızlarını rahatsız etti, Cepheden saldırılar yanında bir de “tadında bırakın” çağrıları var. Ertuğrul Özkök, her zamanki konumunda, balkondan gelen seslere göndermeler yaparak, “sakın daha ileri gitmeyin” diyor. Herkes balkonda olsa, yarın Tandoğan Meydanında kimse olmayacak.Herkes, Birinci Meclis’in önünde kurulan barikattaki safını belirliyor. Süreç, balkonların güvenliğini tehdit ediyor.
 
(Doğu Perinçek, Aydınlık köşe yazısı, 9 Kasım 2012)
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder