15 Şubat 2013 Cuma

Tahliye ederek esir almak


Ergenekon - Balyoz mahkemelerinde tutuklama ve tahliye kararlarını kim veriyor?
 
Tayyip Erdoğan, yetkinin kendisinde olduğunu açıkça söylüyordu.
Altında imzası olan "Demokratik Açılım" adlı seçim broşüründe "Silivri'de özel mahkemeler kurduk" diye yazıyordu.
19 Aralık 2010 günlü Bitlis konuşmasında "Bizim içeri tıktıklarımız arasında bir tane aydın yok" diyordu.
Demek ki mahkemeyi de kendisi kurmuştu, tutuklamaları (kendi deyişi ile içeri tıkmaları) da kendisi yapıyordu.
 
Org. Saygun olayı da gösterdi ki, tahliyeleri de Tayyip Erdoğan yapıyor.
Hastanelerin "Cezaevinde kalması hayati tehlike yaratır, enfeksiyon kapar" raporlarına rağmen "Cezaevinde kalabilir" raporu veren Adli Tıp geceyarısı 01'de toplanarak "Cezaevinde kalması sakıncalı" raporu vermiş, hastane raporlarına rağmen tahliye kararı vermeyi inatla reddeden hakim geceyarısı 04'de apar topar Adliye'ye gelerek tahliye kararı almıştı. Bu geceyarısı faaliyetinin Tayyip Erdoğan'ın emri ile yapıldığını görmemek için kör olmak gerekir.
 
Yine Org. Saygun olayı gösteriyor ki, hem Org. Saygun için, hem de Prof. Hilmioğlu gibi hayati tehlikesi olan diğer tutuklular için "Tahliye etmeyin, bırakın içerde gebersin" emrini veren de bizzat Tayyip Erdoğan'dır. Geceyarısı Adli Tıbbı ve Hakimleri tahliye için seferber edebilen güç, tahliyeleri de engelleyen güçtür.


 Meğerse Tayyip Erdoğan'ın sözü dinlenmiyormuş
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Gelgelelim, son zamanlarda Tayyip Erdoğan, tutuklamaları başkalarının (F örgütünün, yani Fethullahçıların) üzerine atmak için bir gayret içine girdi.
Basındaki görevliler seferber oldular. Parmakları hep birlikte F örgütünü gösteriyor.
Bunların yazdıklarına bakılırsa, Tayyip Erdoğan zindanların kapılarını açmak istiyor, F örgütünün tutuklayıp "terörist" diye suçladığı o masumları salıvermek istiyor.
Ama o malum F örgütü yok mu... Savcılıklar ve mahkemeler hep o F örgütünün elinde ve Tayyip Erdoğan'ı kimse dinlemiyor.
Sadece muhalif (!) olduğu söylenen gazeteler ve yazarlar değil, tutukluların önemli bir kısmı da şimdi bu masalları yayıyor.
Tayyip Erdoğan'ın Nobel Merhamet Ödülü'ne aday gösterilmesine az kaldı.
 
Özel mahkemelerin üst makamı
++++++++++++++++++++++++++
 
Tayyip Erdoğan, ABD emperyalizminin güdümünde, Atatürk Cumhuriyeti'ni yıkmak, Türk Ordusu'nu tasfiye etmek için yürütülen düşman harekatının bir numaralı görevlisidir.
Bu görevi, ABD'nin kendisine verdiği "Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Eşbaşkanı" ünvanı altında yürütmektedir.
BOP Eşbaşkanı, bu görevini yürütmek için Beşiktaş'ta kurduğu özel Ergenekon mahkemelerin de doğal olarak üst makamıdır. AKP'nin Tayyip Erdoğan imzası ile yayımladığı "Demokratik Açılım" kitapçığında açıkça "Silivri'de özel mahkemeler kurduk" diye yazıyor.
 
"Savcı bulun, delillendirin" (sahte deliller üretin) emrini veren bizzat Abdullah Gül değil miydi?
Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül, bu davalarda
hem polis
hem savcı
hem yargıç
hem infaz memuru
hem de ABD Başkanı'nın parmağının altındaki düğme
konumunda olduklarını defalarca itiraf etmişlerdir.
 
İtiraf etmektedirler ki
+++++++++++++++++
 
Abdullah Gül: "Savcı bulun. Bana anlattıklarınızı delillendirip savcıya da anlatın. Hepsi yakalansın. Yargılansın."
Polis: "Soruşturma Ergenekon olunca s.kerim hakimi savcıyı"
Tayyip Erdoğan: "Ergenekon operasyonunda yargı ile uyum içinde çalışıyoruz"
Tayyip Erdoğan: "Ergenekon Davası'nın savcısıyım"
Tayyip Erdoğan: "Silivri'de özel yargı kurduk"
Tayyip Erdoğan: "Onları biz içeri tıktık"
Fehmi Koru: "Ergenekon operasyonunun düğmesine 5 Kasım 2007 günü Tayyip Erdoğan ile Oval Ofis'te yaptığı toplantıda ABD Başkanı Bush bastı" (Yeni Şafak, 1 Şubat 2008)
 
Yani:
Delil üretilmesini emretmişlerdir.
Özel savcılar bulmuşlardır
Yakalayın, yargılayın talimatı vermişlerdir.
Emirleri altındaki polislere "Hakimi de savcıyı da s,kerim", "Genelkurmay Başkanı orospu çocuğu"  diye sövmeye kadar varan sınırsız yetki tanımışlardır. Bu sövgüleri bizzat polislerin çektiği kamera kaydına geçen polisler hakkında başta Doğu Perinçek olmak üzere birçok şahsın yaptığı suç duyurularına rağmen herhangi bir işlem yapılmamıştır.
Buldukları savcılar ve yargıçlarla "uyum içinde" çalıştıklarını açıkça söylemişlerdir.
Hızlarını alamamışlar, "ergenekon Savcısı" olduklarını ilan etmişlerdir.
Silivri'de "özel amaçlarla sorgulama ve yargılama" yaptıklarını, "özel yargı" kurduklarını AKP kitapçığı ile milyonlara duyurmuşlardır.
"Biz içeri tıktık" diye tutuklama makamı olduklarını, tutuklama kararlarının mahkemelerce değil, kendileri tarafından alındığını belirtmişlerdir.
"Tayyip Erdoğan'ın 1 Milyar dolar serveti var" diye yazan gazetecilerin, "Tayyip Erdoğan gelince ayağa kalkmayan" komutanların "Ergenekon'dan içerde" olduklarını söyleyerek, tutuklama gerekçesinin kendileri ile ilişkili olduğunu açıklamışlardır.
 
Şimdi hayrettir, tutukluların önemli bir kısmı ile "AKP'ye muhalif" gazete ve yazarlar, hep bir ağızdan, Tayyip Erdoğan'ın bu tutuklamalarla hiç ilgisinin olmadığına, hatta bu yapılanlara karşı olduğuna inanmamızı beklemektedirler.
 
Özel mahkeme kararlarının şifresi
++++++++++++++++++++++++++++
 
Bu davalarda alınan kararlar hukuk içinde açıklanamaz.
Türkiye'yi bölmek ve Kemalist Devrimi tasfiye etmek amacıyla çıkarılması planlanan "Bölünme Anayasası" için yapılan bu operasyonların, bu "proje"nin son aşamasına gelinmiştir.
Tayyip Erdoğan, "BDP ile kolkola girme" görevinin "iktidardan düşmesine yol açabileceği"ni söylemektedir. halkoyuna giderken, bölünmeye direnen milli cepheyi yumuşatmak zorundadır. Org. Saygun'a sahte şefkat gösterileri, tutuklamaların suçunu F örgütü üzerine atma çabaları hep bu zorunluluğun sonuçlarıdır. Yani "proje"nin gereğidir.
 
Tahliye ederek esir etmek
++++++++++++++++++++++
 
Başta "proje"nin patronu ABD olmak üzere bütün proje görevlileri daha 2 gün öncesine kadar "darbecileri temizliyoruz" diye yaygara koparıyorlardı.
Şimdi hep birlikte, başlarında ABD Büyükelçisi olmak üzere, gözleri yaşartan bir şefkatle tutuklı-uların sağlığı ile ilgileniyorlar.
Silivri ve Hasdal'dan "ambulansla tahliye" kampanyası başlatıldı.
Türkiye, "insanlık", "anaların gözyaşları dinsin" ve "barış" gösterileri ile bölünmeye götürülüyor. Bu oyunu bozacak olanlar dün Silivri'lere atılarak esir ediliyorlardı. Bugün ise sedyelerde tahliye edilerek esir alınıyorlar.
BOP Eşbaşkanı, başsavcı ve callat rolünü bugüne kadar yürüten kişi bugün "rahmanürrahim" rolündedir. Koruyan ve bağışlayan.
 
Suçlarını F örgütü üzerine atarak kurtulamazlar
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Erdoğan ve Gül, suçlarını F örgütü üzerine yıkarak kurtulamazlar. Anayasa mahkemesi 31 Temmuz 2008 günlü tarihi kararında AKP'nin "Cumhuriyet yıkıcısı faaliyetin odağı" haline geldiğine hükmetmiştir.
Baş sorumlu da, sözkonusu ikilidir. Her ikisi de, boyunlarında Cumhuriyet'in hükmü ile dolaşıyorlar. Hüküm infaz edilecektir.
 
Merhamet dilenmek zuldür
++++++++++++++++++++++
 
Tutuklu olan Atatürk Devrimcilerinin Cumhuriyet ve vatan düşmanlarından merhamet dilenmesi zuldür. Hiçbir tutukluya ve ailesine yakışmaz.
Cellatlara muhtaç oldukları görüntüleri sağlayacak oyunlarda rol almaktansa, ölmek yeğdir.
Biz, bu duvarları yıkarak çıkacağız. Halk hareketine güvenelim. Çok kalmadı.
 
********
Doğu Perinçek'in 10 Aralık 2012 ve 14 Şubat 2013 günlü Aydınlık köşe yazıları esas alınarak hazırlanmıştır.
********

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder