27 Mart 2013 Çarşamba

Ahlaksız özür: Hedef Suriye


Özür maskeli şer ittifakı
 
Öcalan'ın "Genişletilmiş Misak-ı Milli" açıklamasının ardından gelen İsrail özrü, "Yeni Ortadoğu" için kurulan denklemi maskeliyor.
Nedir bu denklem?
"İran - Irak - Suriye - Lübnan" birliğine karşı "Türkiye - Kürdistan - İsrail" hattı inşa etme denklemi.  Ürdün de peştemalci olarak bu hatta yer alacak.
 
Yani, bir tarafta:
"Biz ülkemizin bölünmesini, Büyük Kürdistan için ülkemizden toprak kopartılmasını kabul etmiyoruz" diyerek Büyük Ortadoğu Projesi BOP'a karşı birleşen  İran, Irak ve Suriye ile onları destekleyen Lübnan ,
 
karşılarında ise:
"Hayır, biz sizi parçalayıp Kürdistan kuracağız" diyen "Türkiye, ilerde sözde Kürdistan kuracak olan Öcalan ile Barzani ve İsrail artı peştemalci Ürdün" birlikteliği.
 
Obama: "Türkiye ile İsrail'in barışması için doğru zaman." dedi
Neyin doğru zamanı? Niçin barışma şimdi?

Aydınlık, 24 Mart 2013


Çünkü Öcalan Nevruz'da Türkiye - Kürdistan formülünü açıklamıştı.
İsrail'in de artık perde arkasından çıkıp açıkça bu hatta yer almasının zamanı gelmişti.
 
Türkiye - Kürdistan - İsrail hattının açıkça ilan edilmesine karşı duracak olan güçlerin (onların hesabına göre) sesleri kesilmişti.
Balyoz'da karar açıklanmıştı.
Ergenekon Davası'nda mütalaa okunmuştu.
 
Ayrıca:
MİT soruşturması düşürülmüştü.
İstanbul'da SUKO'ya Başkan seçilmişti. 
Geçici Suriye Hükümeti'ne Başbakan olarak Amerika'da yaşamakta olan bir Suriyeli seçilmişti.
 
Kuzey Suriye'nin PKK tarafından kopartılmasına direnen Esad'a karşı ortak askeri harekat yapmak için  ABD güdümünde Türkiye- Ürdün - İsrail askeri harekatı için hazırlık yapılıyor. Ancak, Türkiye İsrail ile küs olduğu için alenen bir araya gelemiyorlar. Özür şart.
İşte bunun için bu zaman özür için doğru zaman.
 
"Van Minıt" ile başlayan sürecin en önemli sonucu şu:
İsrail özür dilediğine göre, artık Tayyip Bey bundan sonra yalandan bile olsa İsrail'e düşmanlık gösteremeyecek, "van minıt" diyemeyecek.
AKP - İsrail birlikteliğinde yapılacak işlere yobazlar artık karşı çıkmayacaklar. Özür diledi ya. Burnu sürtüldü ya. Artık İsrail ile her türlü işbirliği yapılabilir.
 
********
 
Aslında "van minıt" sonrası Tayyip Bey İsrail ile ilişkileri devam ettirdi. Ama yandaş basın bu konuya hiç değinmedi. Neler oldu kısaca hatırlayalım:
-- AKP Hükümeti, İsrail'in OECD üyelik başvurusunu veto etmedi. OECD üyeliği İsrail'de bayram gibi kutlandı.
-- Türkiye'den İsrail limanlarına Suriye'yi devre dışı bırakan Ro-Ro seferleri başlatıldı
-- Kürecik radarı ve Patriotlar yerleştirildi
-- İsrail ile ticatimiz katlanarak büyüdü
-- AKP Hükümeti Aralık 2012'de İsrail'e NATO vetosunu kaldırdı.
-- Ceyhan'dan İsrail'e deniz altından döşenecek boru hatları ile ilgili görüşmelerde ilerleme sağlandı.
Bütün bunlar Tayyip Bey'in İsrail'e "küs" olduğu "van minıt" zaman diliminde gerçekleşti. Küslük bitince neler yapılır artık hayal gücünüze kalmış.
 
Bir de olmayan şey var. Hatırlayalım:
Tayyip Bey'e defalarca çağrı yaptık. Siyonist kuruluşlar tarafından boynuna asılan "Cesaret Madalyası", "Davut Boynuzu" vesaireyi iade etmesini talep ettik.
Duymadı.
 
********
 
İslamcı bir arkadaş internette şöyle yazıyor:
"Sayın Netenyahu'yu tebrik ederim.
İsrail ve Siyonizm hiç bu kadar hırpalanmamıştı"
Irak ve Suriye yerle bir ediliyor, Gazze abluka altında nefes alamıyor, Mavi Marmara talan ediliyor, İsrail yerli yerinde duruyor. Bu durumda İsrail'in hırpalandığını ancak mezhep kafalı İslamcılar iddia edebilir. Bravo yani.
Bu arada "Kahrolsun Siyonizm" terfi ederek "Sayın Netenyahu" halini almış. Yobazların kadim sözde Siyonizm düşmanlığı da, Siyon madalyalı Eşbaşkan tarafından çaktırmadan böyle sona erdiriliyor.
"Diktatör" Esad'ı Siyonistlerle elbirliği içinde yıkacaklar çünkü.
 
********
 
"Diz çöktürdük" yaygaraları İsrail tarafından 3 atışla yerle bir edildi.
 
Önce İsrail'in istihbarat örgütü MOSSAD'a bağlı internet sitesi DEBKAfile  açıklama yaptı:


Açıklamanın 4. maddesinde şöyle deniyor:
"Suriye'nin kimyasal ve biyolojik silah kullanması tehdidi karşısında Türkiye, İsrail ve Ürdün aynı gemide kader ortağıdır.
Bu silahlarla mücadele için 6 ay önce Türkiye, İsrail ve Ürdün'de kurulan özel birliklerin ABD güdümünde tek bir komutanlığa dönüştürülmesi planını Obama bu ziyaretinde Kral Hüseyin'e ve Netenyahu'ya açıkladı.
Birleşik komutanlık, dört ordunun birliklerinin Vaşington'un talimatı üzerine Suriye'ye kara ve hava harekatı yapması için hazır bekleyecekler."
DEBKAfile, özrün bu ortak komutanlığın oluşturulması için yapıldığını belirtiyor.

İşte o bölümün İngilizce orijinali:
4. Turkey, Israel and Jordan are all in the same boat as targets for the approaching large-scale use of Syria’s chemical and biological weapons.
This topic was high on the agenda of President Obama’s talks with Jordan’s King Hussein Friday, March 21, in Amman, after he had explored the subject with Israel’s prime minister in Jerusalem.
Obama presented them with his plan to consolidate into a single US-led Turkish-Israeli-Jordan HQ the separate commands established six months ago in each of those countries to combat the use of unconventional weapons.
This unified command would stand ready to launch units of the four armies into coordinated land and air action inside Syria upon a signal from Washington.
Bakınız:
 
Sonra, İsrail Başbakanı Netenyahu Türkiye'den "Suriye" nedeni ile özür dilediklerini açıkladı.
Bu açıklamadan bir süre sonra İsrail'in Suriye yönüne doğru asker sevkiyatı yaptığı bilgisi ajanslara düştü.
 
Netanyahu'nun Ulusal Güvenlik Danışmanı Yaakov Amidror ise, özrün bir diğer nedeninin "İsrail'in NATO ile daha yakın çalışmak istemesi" olduğunu açıkladı.
Yani, Türkiye, İsrail'in NATO ile daha yakın çalışması ve hatta mümkünse NATO üyeliği için çekinceleri kaldıracaktı.
 
25 Mart günlü Aydınlık köşe yazısında Mehmet Ali Güller açıkladı:
2012 Ağustosunda İsrail'in "Jerusalem Center for Public Affairs" kuruluşu tarafından hazırlanan İsrail İstihbarat Subayı Jacques Neriah imzalı raporda, "Bölgede kurulacak bir Kürt devleti İsrail'in jeopolitik çıkarları için yararlı olacaktır" deniliyordu. Raporda devamla Büyük Kürdistan için mücadelenin Irak'tan sonra şimdi Suriye'de sürdüğü belirtiliyor, ve, 22 Arap ülkesinin bulunduğu Ortadoğu'da bir Kürt devleti bulunması gerektiği savunuluyordu. 
 
Kürt devleti kurmak için Suriye'ye İsrail ile birlikte saldıracaktık. Bütün "van minıt" senaryosu bu amaç üzerine inşa edilmişti.
İran'dan rol çalmak, yani İran'ın Araplar üzerindeki etkisini en aza indirmek de diğer bir amaçtı. İran'ın Amerikan karşıtı konumuna darbe indirmek için aşırı İsrail karşıtı görünmek ve Gazze hamisi kesilmek gerekliydi.
 
Amerikalı analist Ian Lesser, Cumhuriyet'ten Nilgün Cerrahoğlu'na verdiği demeçte, "van minıt"ın danışıklı dövüş olduğunu şöyle anlatıyordu:
"İsrail'e Ahmedinejad gibi yaşam hakkı tanımayacak ölçüde Yaudi düşmanlığı yapmadığı sürece, Erdoğan'a, Obama yönetimi tarafından esken bir hareket alanı sağlanmıştı. Bu esneklik, Erdoğan'a taban desteğinin sürmesi için verildi."
(Cumhuriyet, 22 Kasım 2012, aktaran M. Ali Güller, Aydınlık)
 
Yani, Erdoğan'ın İsrail karşıtlığı Obama'dan izinliydi.
 
Nitekim AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik, Milliyet'te çıkan söyleşisinde, "van minıt" krizine değinirken, "Tayyip Erdoğan milletin gazını aldı"  deyivermişti.
(Milliyet, 14 Haziran 2012)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder