6 Haziran 2015 Cumartesi

Doğu Perinçek ve PKK birlikteliği - Dr. Haydar Ateş


Dr. Haydar Ateş'e açık mektup

Denktaş ve Perinçek Lozan'da

Sayın Haydar Ateş,

Doğu Perinçek hakkında sipariş üzerine karalama yazısı yazmak ünvanınıza yakışmadı. Kendinizi Ergenekon Savcısı sandınız galiba.

Haberiniz yok herhalde. Tertip açığa çıktı. Kumpaslar yerle bir edildi. "Perinçek Öcalanla kanka" iftiraları atanlar utanç içinde yaşayacaklar.

Tertipçilerin iflas etmiş iftiranamelerini yeni bir şeymiş gibi yayımlamak biraz ayıp olmuyor mu?

PKK ile mücadele etmiş komutanlarımız, gazilerimiz, şehit babaları Perinçek'in yanında. Haberiniz yok mu? Perinçek Apocu ise milli güçler nasıl Perinçek'in yanında olabiliyor? 

Perinçek'ten başka Öcalan'a "Amerika bölgeye geliyor, Irak'a müdahale edecek, ABD ile birlik olmayın, Türkiye ile savaşmayın" diyen oldu mu? Kim elini ateşe soktu Perinçek'ten başka? Teşekkür borçlu olduğunuz bir insanı bu şekilde suçlamak insafa sığar mı?

PKK ile bilfiil savaşan Üçüncü Ordu'nun Komutanı ve EDOK (Eğitim ve Doktrin) Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, Perinçek'in partisinin, Vatan Partisi'nin üyesi . PKK ile kimin birlikte olduğunu o mu daha iyi bilir, siz mi. Sizin istihbarat kaynaklarınız Üçüncü Ordu'nun ve EDOK'un komutanından daha mı kuvvetli?

Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Vatan Partisi Başkanlık Kurulu Üyesi. Yani partiyi Perinçek ile birlikte idare eden kurulun üyesi ve Ankara 1. Bölge 1. sıra Milletvekili Adayı. Sizin istihbarat kaynaklarınız Genelkurmay İstihbaratı'ndan daha mı kuvvetli?

Jandarma İstihbarat Daire Başkanı Tuğgeneral Levent Ersöz, Vatan Partisi Üyesi ve Burdur 1. sıra Milletvekili Adayı. Siz ondan daha mı iyi biliyorsunuz?

PKK ile mücadelede öne çıkan, bu nedenle de Apo'yu İmralı'da sorgulama görevi kendisine verilen Jandarma Kıdemli Albay Hasan Atilla Uğur, Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Aydın 1. sıra Milletvekili Adayı. Apo'yu sorgularken Perinçek ile olan ilişkisini de en ince ayrıntılarına kadar öğrenmiş ve bu yüzden Perinçek'in partisine girmiştir. Sizin iki fotoğrafa bakarak elde ettiğiniz kuruntusuna kapıldığınız sözde bilgiler, onun bilgileri yanında ne kadar anlamlı olabilir?

Apo'yu yargılayıp mahkum eden Hakim, Yargıtay Onursal Üyesi Turgut Okyay, Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Adana 1. sıra Milletvekili Adayı. Dava sürecinde Apo-Perinçek ilişkisini de en ince ayrıntısına kadar inceledi ve bu yüzden şimdi Perinçek'in yardımcısı konumunda. Ondan da mı daha iyi biliyorsunuz siz?

Kuzey Irak dağlarında PKK ile savaşırken PKK'ya yardım götürdüğünü tespit ettiği ABD'li Albayı esir alıp sorgulayan Albay Aziz Ergen, Vatan Partisi Elazığ 1. sıra adayı.

PKK kamplarını bombalayan Diyarbakır Jet Üssü Komutanı Korgeneral Yaşar Müjdeci Vatan Partisi Üyesi.

Vatan Partisi Üyesi olan PKK ile savaşmış komutanlar bu kadar değil. (Ergenekon'dan 33 yıl alan Özel Harekat Gazi Astsb. Oktay Yıldırım gibi) Yazıyı uzatmayalım.

Sadece PKK ile savaşmış komutanlar değil, Kıbrıs gazileri, 2009'da kaybettiğimiz Kıbrıs'a paraşütle ilk inen ilk komando birliği komutanı Piyade Albay Dinçer Kömek de Perinçek'in partisinin Merkez Karar Kurulu Üyesi idi.

Bu sene kaybettiğimiz Kıbrıs'ta ilk tepeyi ele geçiren komutan Albay Muzaffer Tekin de Perinçek'in partisinin üyesi idi.

Şehit babası Sezai Okay, Vatan Partisi Bursa 1. sıra adayı. Perinçek Apocu olsa, oğlu PKK tarafından şehit edilen bir baba Vatan Partisi'nden aday olur mu?
Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Diyarbakır Şube Başkanı Gazi Reşit Can, Vatan Partisi Diyarbakır 2. sıra adayı. Perinçek Apocu olsa, PKK tarafından tuzağa düşürülerek yaralanan, ölümden dönüp gazi olan bir kişi Vatan Partisi'nden aday olur mu?

Gazi Ertan Acır, Vatan Partisi Ankara 2. Bölge 3. sıra adayı. Perinçek Apocu olsa, PKK'nin tekerlekli sandalyeye mahkum ettiği bu gazinin Perinçek'in partisinde işi olur mu?
Tümgeneral Naci Beştepe, Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Zonguldak 1. sıra adayı.

"Türk askerinin başına çuval geçirerek düşmanca davranan bir müttefikten madalya istemiyorum. Türk halkı bunu asla unutmayacaktır" diyerek Amerika'nın teklif ettiği madalyayı almayan Tümgeneral Beyazıt Karataş Vatan Partisi Üyesi ve Balıkesir 1. sıra adayı.

Tümgeneral Ahmet Yavuz, Albay Mümtaz Akfidan, Yarbay Ömer Yıldız Vatan Partisi üyesi.
Tuğamiral İlker Güven, Vatan üyesi
Korgeneral Ayhan Taş, Vatan üyesi
Tümamiral Soner Polat Vatan İstanbul 2. Bölge
Tümamiral Semih Çetin Vatan İstanbul 3. Bölge
ve diğerleri...
Haydar Bey, sizin dünyadan haberiniz yok. Önünüze konulmuş olan Perinçek düşmanlığına hiç bir araştırma yapmadan Kur'an'a iman eder gibi iman etmişsiniz. Çok yazık.
Aksini düşünmek istemiyorum. O daha kötü çünkü.

Sayın Ateş,

Türkiye Devrimi'nin öncüsüne bu ölçüde saldırıyorsunuz da, siz bu ülke için bugüne kadar neler yaptınız?

Örneğin Lozanlarda, Parislerde, Berlinlerde yurtseverlerle birlikte "Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır" diye haykırdınız mı? Türkiye'yi savunmak için Strazburglarda mahkeme kapılarına dayandınız mı?

Türkiye'nin Gümrük Birliği'nden çıkması, Avrupa Birliği'ne tam üyelik başvurusunu geri alması için herhangi bir girişimde bulundunuz mu?
Katılım Ortaklığı Belgesi, Müzakere Çerçeve Belgesi gibi Yeni Sevr anlaşmalarının iptali için mücadele ettiniz mi?

Türkiye'nin NATO'dan çıkması, ülkemizdeki yabancı üslerin kapatılması için ne yaptınız?

Deniz Baykal'ın Siirt seçimlerinin yenilenmesinde Anayasa'ya ve yasalara aykırı olarak Tayyip Erdoğan'ın aday gösterilmesine onay vermesini protesto ettiniz mi?

Cumhurbaşkanı Sezer'e çıkıp "AKP gayrımeşrudur, Tayyip Erdoğan'a hükümet kurma yetkisi veremezsiniz" diye sözlü ve yazılı başvuruda bulundunuz mu?

ABD ordu dergisinde yayımlanan Türkiye'yi bölen harita hakkında neler yaptınız?

Baykal'ın devrilip yerine Kılıçdaroğlu'nun geçirilmesini öngören CIA'nın Silkroad Paper 0810 Turkey başlıklı planı hayata geçince ne gibi bir tepki gösterdiniz? Raporun aslını serdarbolat@superonline.com adresinden veya Onur Öymen ile Deniz Baykal'dan isteyebilirsiniz.
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2014/08/abdnin-2008-tarihli-chp-raporu-baykal.html

"Atatürk Dersim'de katliam yaptı" diyen Hüseyin Aygün CHP Milletvekili yapılınca tepkiniz ne oldu?

Habur'dan giren PKK'lıların avukatlığını üstlenen, CIA'da TR 705 kodu ile kayıtlı olduğu ortaya çıkan Sezgin Tanrıkulu CHP Genel Başkan Yardımcısı yapılınca ne yaptınız?

Aynı Tanrıkulu "Irkçılığa dayalı Atatürk milliyetçiliğine son vereceğiz" deyince ortalığı ayağa kaldırdınız mı?

Dersimli Kemal "Türk Milleti etnik kimliktir, Anayasa'dan çıkaracağız, Türk Milleti yerine T.C. Vatandaşı diyeceğiz" deyince ortalığı ayağa kaldırdınız mı?
Yine aynı Tanrıkulu Atatürk'ün yaptığı Dersim katliamı için özür diliyorum, şahsım adına değil, CHP adına özür diliyorum deyince feryat ettiniz mi?
"Ben Dersimli Kemal, Avrupa Özerklik Şartı'na koyduğumuz çekinceleri kaldıracağım" deyince "CHP ülkeyi bölecek" diye itiraz ettiniz mi?

Dersimli Kemal "HDP ile (yani PKK ile)  koalisyon yaparız" deyince, "HDP'nin yıpranmasını istemiyoruz" deyince ne yaptınız?
Dersimli Kemal "PYD (yani PKK) terörist değil, vatanını savunuyor" deyince hop oturup hop kalktınız mı? Bu konularda makaleler yazıp internetlerde yayımladınız mı?

Kendisi "Ermeni soykırımı yaptık" diyen, kocası ise "Atatürk Dersim'de soykırım yaptı, Atatürk cellat" diye internet sitelerine yazan Selina Hanım CHP İstanbul 2. Bölge 1. sıra adayı yapılınca herhangi bir tepki gösterdiniz mi?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu "Demokratik, özgürlükçü, çoğulcu bir Anayasa yapmak için AKP ile bir araya gelebiliriz, AKP ile hükümet kurabliriz, bunun adı büyük koalisyon olur" deyince, CHP Milletvekili Durdu Özpolat'ın YURT gazetesi de "Büyük Koalisyon" sürmanşeti atınca bu rezaletlere tepkiniz ne oldu?
Mehmet Bekaroğlu gibi Atatürk'e kefere diyen bir zat-ı şerifin Atatürk'ün partisi olduğunu iddia ettiğiniz CHP'nin başına getirilmesinden memnun oldunuz mu?

Dersimli Kemal "Esad diktatör" deyince itiraz ettiniz mi?

Dersimli Kemal ve Devlet Bahçeli koro halinde "Darbeciler ayıklansın, darbe heveslileri TSK'dan temizlensin, hukuka güveniyoruz" deyince, Dersimli Kemal "Darbecileri destekler duruma düşmek istemem" deyip Yargıtay duruşmasına katılmayı reddedince, "Onlar darbeci değil" diye komutanlarımızı savundunuz mu?

CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu "2004 açık darbe girişimi idi, darbeye kalkıştıkları belli" diyerek Ergenekon Savcılığı görevini üstlenince "Hayır, onlar darbeci değil" diyerek komutanlarımızı savundunuz mu?
MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan "Ergenekon ve Balyozda darbe heveslilerini yakaladık" deyip Oktay Vural ve Devlet Bahçeli bu sözleri onaylayınca ne yaptınız?
Bilmiyorum, sadece soruyorum. Türkiye'yi savunmak için neler yaptınız, örneğin Annan Planı'na karşı neler yaptınız, müzakerelere karşı çıktınız mı.

Seyit Rıza'dan ne haber?

Neyse uzatmayalım. Uzatırsak kalın bir kitap olur.

Sonuç:
Bütün bunları yapan Doğu Perinçek'i ne hakla akıl almaz suçlamalarla kötülüyorsunuz, Doğu Perinçek'in yaptıklarının ne kadarını yaptınız, karşınızdakini suçlamak için sizin de elinizi bir dereceye kadar taşın altına koymuş olmanız gerekir. Koydunuz mu? Koydunuz ise açıklamanızı bekliyorum.

Saygılarımla

***********

9 yorum:

  1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil

  2. "Kemalizm, burjuvazinin demokratik sivil toplum projesiydi. Kapitalizmin sivil toplumu ise, ancak işçi sınıfının ve diğer emekçilerin sömürülmesi üzerine kurulabilirdi. Bu nedenle Kemalist rejim, aynı zamanda burjuvazi ve toprak sahiplerinin emekçiler üzerinde diktatörlüğü idi. Kemalizm, burjuva sınıfsal karakteri nedeniyle Kürt halkına ulusal baskı uyguladı. Bu baskı, ayaklanan Kürt kitlelerine karşı kırımlara vardı. Emekçilere ve Kürt ulusuna tavrı, Kemalizm'in tarihe ayak bağı olan yönünü oluşturdu." (Kemalist Devrim 1, Teorik Çerçeve, Kaynak Yayınları, 1992, s. 9) - DOĞU PERİNÇEK (İP Genel Başkanı)

    YanıtlaSil
  3. “Kemalistlerin zorba diktatörlüğünü faşizmle karıştırmayalım" (Kemalist Devrim 1, Teorik Çerçeve, Kaynak Yayınları, 1992, s. 80) - DOĞU PERİNÇEK (İP Genel Başkanı)

    YanıtlaSil
  4. “Aslında İkinci Cumhuriyetçiliğin temelleri 1930'larda atılmıştır. Kemalizm, rolünü oynamıştır ve tarihte kalmıştır" (Kemalist Devrim 1, Teorik Çerçeve, Kaynak Yayınları, 1992, s. 16-19) DOĞU PERİNÇEK (İP Genel Başkanı)

    YanıtlaSil
  5. Apoya devrim lideri diyor.
    https://www.youtube.com/watch?v=NlRUgdFcFQw

    YanıtlaSil
  6. “2000’e Doğru Dergisi”nde, Mart 1987. Bakın neler yazıyor, arkadaşlar: “Atatürk ve Allah”. Doğu Perinçek’in makalesinin başlığı:
    “Resmi Atatürkçülük iflas etmiştir. İçtihat kapısı kapanmıştır. Toplumumuzda canlılık belirtisi kalmamış, hiçbir fikir üretemeyen, en taşlaşmış ideolojik çevre onlardır. Üniversitelerin en emeksiz, en cahil, en eyyamcı artık içi geçmiş unsurlarıyla bazı emekli askerler mollalarınkinden farksız bir ilim anlayışının temsilcileri olarak gözüküyorlar. Şeyhçidirler. Hepsi o. Öte yandan Kemalizmin devrimci geleneğine bağlı olanların ise nesli tükenmektedir. Çünkü Kemalizm bir ideoloji olarak devrimci rolünü tamamlamıştır.”

    YanıtlaSil
  7. http://kurtuluspartisi.org/bin-kalipli-dogu-perincek-ve-pda-surekasinin-hazin-siyasi-seruveninin-bir-bolumune-dair/

    YanıtlaSil
  8. Nisan 1990 tarihinde; “Teori Dergisi”nde Arslan Kılıç ile (Arslan Kılıç şu anda yine ekibinde değil mi? Teori’nin yöneticilerinden, Teori Dergisi’nin.) yaptığı bir röportaj var. O röportaja bakalım şimdi. Bakalım ki, Doğu Perinçek’in o günlerde Kürt Meselesi hakkındaki görüşleri neymiş.
    “Devletin iki dayanağı: askeri güç ve aşiret reisleri”. Başlık bu.
    “A. Kılıç: Devlet-aşiretler ilişkisi?
    “D. Perinçek: Devletin artık bölgede askeri dayanağı dışında bir gücü kalmamış. Askeri gücün ulaşamadığı ya da tek başına kontrolü sağlamaya yetmediği yer ve durumlarda boşluğu aşiret reisleri, ağalar, beyler dolduruyor. Onlara açık ve resmi anlaşmalarla devlet adına hareket etme yetkisi verilmiş. Bilindiği gibi, devlet eskiden, hâkim sınıf karakterinden dolayı, bölgede toplumsal ve siyasal ilişkiler alanında bunlara dayanıyor, bunlara destek oluyordu. Öte yandan Cumhuriyet’in ilk yıllarında çıkarılan aşiret reisliği, ağalık, beylik gibi unvan ve statüleri hiç değilse resmi düzeyde kaldıran yasalar vardı. Burjuva cumhuriyetçi ideoloji nedeniyle, devlet aşiret reislerini resmen muhatap almıyor, yasal toplumsal statüler, kurumlar vb. olarak tanımıyordu. Bunları evrimci kapitalist gelişmenin yavaş ve kendiliğinden burjuvalaştırma yoluyla tasfiyesi sürecine terk etmişti. Şimdi devlet, ağalığı, aşiret reisliğini, açıkça ve resmen muhatap aldı. Bölgede görevli generaller, aşiret reisleriyle güvenlik toplantıları yapıyor, tutanaklar imzalıyor, yeminler ediyorlar. Valiler, kaymakamlar, aşiret reisleri ile devleti temsilen görüşmeler yapıyorlar, devlet adına aşiret ilişkileri düzenliyorlar ve bunları kamuoyuna da açıklıyorlar…
    “A. Kılıç: Evet geçenlerde televizyonun 20.00’daki ana haber bülteninde, hem de önemli haberler arasında ve görüntülü olarak, yanılmıyorsam Van valisinin hasım iki aşireti barıştırma töreni veridi… Otorite ve kontrolü onlara dayanarak sürdürme siyaseti, aşiret reisliğini, devlet televizyonunun gözünde generallik, nahiye müdürlüğü filan gibi resmi bir statü ve unvan durumuna getirdi.
    “D. Perinçek: Atatürk Yüksek Kurulu’nun belgelerinde, rejimi sürdürmek için ‘oralarda ağalığa dayanmak gerektiği’, devletin resmi politikası olarak açıklanıyor. Bir süre önce Nokta dergisinde, eski Asayiş Kolordu Komutanı İsmail Selen açık açık, ‘orada aşiret yapısı dağılmamalı, biz orada, askeri güç yanında ancak aşiret ağalarına dayanarak tutunabiliriz’ dedi. Hatta Tahir Adıyaman geçenlerde 2000’e Doğru’da yayınlanan röportajında, kuşkusuz bu siyasetten cesaret alarak, Olağanüstü Bölge Valiliği’nin kendilerine verilmesini istiyordu. Şu anda Türk devleti orada son çare olarak onlarla açıktan işbirliği halinde.
    “Ama aşiretlerin tümü de devletle birlikte değil. Kurum olarak ona yaslanıyor, ama bir kısım aşiretler de, milli baskı, milli eşitsizlik nedeniyle devlete karşı bir konuma hızla kayıyorlar.
    “Bölgede gerilla hareketinin halk içinde geniş, yaygın bir sempati yarattığı çok açık. Onun dışında, şehirlerde yer yer aydınlar ve öğrenciler arasında reformcu Kürt örgütlerinin belli bir etkisi var, ama gerilla hareketi ile karşılaştırıldığında çok zayıf. (….)

    YanıtlaSil
  9. “A. Kılıç: Gerilla savaşının geliştiği bölge, feodal ilişkilerin, feodal kültürün, ataerkil ilişkilerin en yoğun olduğu bölge idi geçmişte. Gelişen milli uyanış ve devrimci mücadele bu ilişkileri hızla çözüyor mu? Toplantılarınıza kadın katılımı nasıldı ve bölgedeki gerilla savaşı kadını özgürleştirmede köklü dönüşümler yaratıyor mu?
    “D. Perinçek: Kesinlikle ve büyük ölçüde, tahminlerin ötesinde yaratıyor. En güzel cevap dağda kadın gerilla var… Öte yandan…
    “A. Kılıç: Evet, işte en köklü özgürleştirici sanırım. Kadın, erkeğin yaptığı en zor, onun tekelindeki işi yapıyor ve erkeklerin de yer aldığı birliklere komuta ediyor, emir veriyor, onları yönetiyor…
    “D. Perinçek: Evet öte yandan şunu da duydum: Gerillalar öldürülmüş, öldürülen kızların ‘muayeneleri yapılmış ve kız çıkmışlar’ diye hararetli bir şekilde konuştuklarına da tanık oldum insanların.
    “En uç, en ileri mücadele biçimlerine kadınlar giriyor. Bu aynı zamanda, mücadelenin toplumu değiştirdiğini ve geleneksel ilişkileri parçaladığını gösteriyor. Türkiye’de kamuoyu, hele bir kısım sosyalistler dikkat etmiyor; orada bir anti-feodal devrim yaşanıyor. Cumhuriyetin yapamadığını şimdi orada yoksul köylüler yapıyorlar. Toprak ağalığı, şeyhliği paramparça ederken, kadın-erkek ilişkilerindeki geleneksel köstekleri de adım, adım parçalıyorlar. Herkes işin milli yönüne, askeri cephesine bakıyor. Hareketin demokratik özgürleştirici yönünü görmüyorlar. Özellikle altını çiziyorum: Kadın-erkek eşitliği ile bugün en köklü anti-feodal gelişme, yoksul köylü mücadelesiyle oluyor. Yani birey’i, özgür birey’i, ayağa kalkan köylü yaratıyor. İstanbul’dan, yorgun, bırakmış kimseler aracılığıyla ‘kollektif mücadele insanı kişiliksizleştirdi, ezdi’, özgür bireyler yerine ezik insanlar üretti.’ filan gibi edebiyatlar yapıladursun; birey’in özgürleşmesi adına kollektif mücadele düşmanlıkları yapıladursun, işte özgür birey’in en olmadığı yerde onu yaratan da kollektif mücadele. Adam bir kollektif içinde olduğu zaman, sırt sırta verip birleştiği zaman ayağa kalkabiliyor ve itiraz edebiliyor. İtiraz ettiği zaman da adam doğuyor, adam oluyor. İtiraz etmeyen, boyun eğen, maraba ve yanaşma, jandarmadan korkan, kaymakamın önünde iki büklüm olan adam, özgür-birey değil ki. O bireyi mücadele içindeki kollektifler yaratıyor, özgürleştiriyor.
    “Toplantılarımıza gelince… Kadın katılımı azdı, çok azdı. Diyarbakır’da geniş bir kadın katılımı vardı, ama diğer yerlerde azdı. Van’daki toplantıda sinema salonunda herkesten söz aldık, bir dahaki toplantıya herkes eşiyle, kızlarıyla, kadın akrabalarıyla gelecek diye…
    “Askeri Çözüm İflas, Anti-feodal Devrim, SP İntifada…
    “A. Kılıç: Söyleşimizi bir toparlarsak…
    “D. Perinçek: Şu dört noktada toparlamak mümkün: Bir, askeri çözüm kesinlikle iflas etmiş durumda. İki, köklü bir anti-feodal devrim yaşanıyor. Üç, SP (Yani Sosyalist Parti, İP’in o zamanki versiyonu, adı. – N. Ankut) hızla gelişiyor. Dört, Kürt intifadası (Kürt Ayaklanması. – N. Ankut) geliyor.”

    YanıtlaSil