22 Haziran 2012 Cuma

4 adımda teröre ve Kürt sorununa çözüm


Birinci Adım
++++++++++
Barzani Devletçiği'ne "72 saat içinde PKK yöneticilerini teslim et, kampları boşalt, bölgeyi kontrolümüze aç" ultimatomu verilir.
Ultimatom dünyaya ilan edilir.
Barzani gereğini yapmazsa, bir kol kamplara yönelirken, diğer bir kol da güneyden çevirme harekatı yaparak kamplardan güneye kaçacak olanların önünü keser.
Amerika'nın "ne yapıyorsunuz, çıkın oradan" feryatlarına kulak asılmaz, Kandil dahil bütün kamplar ele geçirilir, cephanelere, silahlara, yiyecek giyecek depolarına el konur, teslim olanlar yurda getirilir.
Bölge, yurt içinde terörist kalmayana kadar işgal altında tutulur.
 
Bazı arkadaşlar PKK saldırılarından dolayı Barzani'yi değil, Irak hükümetini suçlamaktadırlar. Ancak Irak hükümeti, ABD koruması altındaki Barzani bölgesine giremiyor. Türk Hükümetlerinin izin vermesi sayesinde İncirlik'te konuşlanan Amerikan Çekiç Güç kuvvetleri Saddam'ın Barzani bölgesine geçmesini, önleyerek Barzani devletinin kurulmasını sağlamışlardı. Aynı yasak bugün de devam ediyor. Irak askeri Barzani bölgesine geçemiyor. Dolayısıyla Irak Hükümeti'ni suçlamak mantıksızdır. Sayın Onur Öymen bile bu hataya düştü.
 
İkinci Adım
+++++++++
Türkiye, İran, Irak ve Suriye aralarında bir ittifak kurarak Barzani bölgesine ambargo uygular, hava ve kara ulaşımını engeller, Barzani'nin barışçı yolla teslim olmasına çalışırlar.
Barzani iyilikten anlamasa zorla hizaya getirilir, gerekirse tutuklanır.
Peşmerge ordusu lağvedilir. Aynen Türkiye'de, Suriye'de ve İran'da olduğu gibi, Kürt yurttaşlar Irak'ta da Irak ordusu içinde askerlik yaparlar, ve etnik köken farkı gözetmeksizin oluşturulacak olan Irak birlikleri, Irak'ın diğer  bölgelerinde olduğu gibi Kuzey Irak'ta da görev yapar.
Böylece Amerika'nın "Büyük Kürdistan" kurmayı amaçlayan "Büyük Ortadoğu Projesi" mezara gömülmüş olur.
 
Üçüncü Adım
+++++++++++
Türkiye, İran, Irak ve Suriye, bölgesel bir birlik kurarlar.
Bu birlik içinde, emperyalizmin bir daha Kürt-Türk, Kürt-Arap veya Kürt-Fars sorunlarına dayanan müdahalelerde bulunmasının önüne geçmek için, sorunları giderici ortak siyasetler uygularlar.
Böyle bir birlik, kuvvetli bir etki alanı yaratır. İsrail yayılmacılığını dizginler, Filistin sorununu çözümünde güçlü bir taraf oluşturur.
 
Dördüncü Adım
+++++++++++++
Dördüncü adım, aslında birinci adımdır.
Bu adım, Türkiye'nin AKP Hükümeti'nden kurtularak yukarıdaki üç adımı atabilecek milli bir hükümete kavuşmasıdır.
İran - Irak - Suriye arasında yazılı olmasa da eylemli bir birlik zaten kurulmuştur.
Türkiye'nin  bu birliğe katılmasının önündeki engel, AKP Hükümetidir.
 
AKP Hükümeti, Irak ile birleşip Barzani'ye ultimatom vermek bir yana, tam aksine, Barzani ile birleşip Irak'taki Maliki Hükümeti'ne düşmanlık yapmaktadır.
Irak Hükümeti Barzani'nin bağımsızlık yolunda ilerlemesine engel olmaya çalışmakta, Irak'ın parçalanmasına karşı çıkmaktadır.
Buna karşılık AKP Hükümeti, Barzani bölgesinden çıkan petrolleri Irak Hükümetini devre dışı bırakarak Türkiye üzerinden pazarlamak için anlaşma yapmakta, bağımsız Barzanistan için gereken maddi kaynağı böylece sağlamaya çalışmaktadır.
Hem de Barzani topraklarında PKK üslerini barındırdığı halde.
 
AKP Hükümeti, Suriye'nin parçalanmaması, Suriye'nin kuzeydoğusunda bir Kürt devleti kurulmaması için Suriye ile ittifak yapacağı yerde, tam tersine Suriye rejimini yıkmak için çalışmaktadır.
Suriye'de rejim değişikliği halinde, aynen Irak'ta olduğu gibi Kürt bölgesinin ayrılması ABD planıdır.
 
ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı olduğunu, kendisine bir görev verildiğini ve bu görevi yapmakta olduğunu söyleyen Tayyip Bey'in yapmakta olduğu görev işte budur:
Türkiye, İran, Irak ve Suriye'den koparılacak parçalar üzerinde Büyük Kürdistan kurmak.
 
Çözümün adresi
+++++++++++++
Tek yol Cumhuriyet'i yeniden kurmak, Altı Ok'u yeniden iktidar yapmaktır.
Bu program, birikim ve siyasi irade bugün sadece İşçi Partisi'nde vardır.
CHP'yi Altı Ok programına çekmeye enerji harcayan yurtsever CHP Milletvekilleri, bu enerjilerini bu ruhun olduğu yeri büyütmek için harcamalıdırlar.
******
Mehmet Ali Güller'in  20 Haziran günlü Aydınlık köşe yazısından esinlenerek yazılmıştır.
******

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder